Bayram Şekeri

Ve bayramlar=) Kalabalık kıpır kıpır, şeker tadında... Benim için dini bir anlamdan çok insanların birbirini hatırlaması ifade eden günler aslında. Koşuşturma devrinin insanları birbirinden uzaklaştırması; farklı şehirlere yerleşme durumları, çalışma saatlerinin farklılıkları, sorumluluklar derken kopmaya başlayan akraba-eş dost ilişkilerinin bir kaç günlüğüne de olsa yılda iki sefer yüzyüze görüşme fırsatının tanınması bayramlar. Teknoloji çağının birbirine daha yakınlaştırdığı iddia edilirken annemin kuzenleriyle bir toplaşıp sohbet etmek yerine paylaştığı videoları beğenmek, çocuklarını bir siteye yüklediği fotoğraflardan görüp tanıması ilginç bir hal doğrusu. Ve benim gibi insan düşkünü insanlar için bayramlar güzel bir sebep =)

Gerçi benim için ilk gün bayram tanımı var. Büyük bir aile olarak toplanma büyükten küçüğe herkesin bir arada olması bazen yanındakini bile zor duyman ama herkesin birbiriyle iletişim halinde olması... Küçüklüğümdeki bayram mendilleri yok ama öncesindeki yemek hazırlıkları, baklavalar, çikolatalar ve sevmesem bile bayram gününe ayrı bir hava katan kolonya. Herşey bir uyum içinde ve önem verilen bir güne hazırlanmak. Sevgi ve mutluluk günü bu yüzden bayram. Ardından halamlarda klasikleşen akşam yemeği, babamla, babannemle bayramlaşmaca...

Ve bayram birde çocukluğumda Barış Manço'nun "bugün bayram erken kalkın çocuklar..." şarkısında gizliydi. Bayram namazına giden dedemden önce uyanıp gelesiye kadar onu bekleyip kahvaltı etmekti ama artık uykuyu tercih ediyorum sanırım bu yüzden kaçırıyorum, sahura kadar uyanık durmanın verdiği alışkanlıkla...  Ama kurban bayramları için hala aynı ritüel geçerli ve birde kahvaltı menüsünün değişmesi...

Ve şimdilerde çocukların sadece büyüklerden duyduğu bir eğlence "bayram çocukları"... Bizim zamanımızda mahalledeki çocukların kendilerini bilgisayara (ki o zamanlar bu derece yaygın değildi) veya ateriye hapsetmemiş olduğu yıllarda yaşlıların çocukların çok olduğunu bilip onlar için balonlar, para çikolatalar almasını ifade eden bir alışkanlık şimdilerde ise tek tük çocuğun kapı çalması ve iyi bayramlar deyip başka bir şey mi deseydim acaba ifadesiyle eğlenmesi...

Yaşlanmaya başlıyorum ne "ahh ah bizim zamanımızdaki bayramlar..." :D:D:D:D


Neyse demem o ki bayramların yerini çalacak tercihlerin olmaması umuduyla, herkese sevdikleriyle iyi bayramlar=)

Hikayeler

Yolda özellikle tek başıma yürüyorsam insanlara hikayeler yazıyorum... görüş alanıma girdiklerinde fark ettiğim bir anne çocuk, bir çift sevgili, tek başına oturan bir yaşlı ya da hızla bir yere doğru yürüyen genç... Herkesin farklı bir hikayesi var ve birde bizim gördüklerimiz... Kaç farklı yaşam, kaç farklı görünüş var aslında. Bizim üzüntülü gibi gördüğümüz birisinin belkide son 1 hafta içindeki en sevinçli hali o olabilir. Ne kadar mutlu olduğunu düşündüğümüz insanların içlerinde ne fırtınalar kopuyordur kim bilir ve kendilerini bıraksalar bir an üzüntüye geri toparlanacak gücü bulamayacaklarını bildikleri için asla bunu yapmıyorlardır.
Ve seçimlerimiz ufakta olsa bizleri nasıl etkiler aslında, uzun bir caddede ilk aradan dönmek yerine 3. sokağı tercih etmeniz bir arkadaşınızla karşılaşmanız belki sizi bir trafik kazasından kurtarır. Belki zaman geçirmek için kendinizi dışarı attığınız bir anda tam da kapınızın önünden geçen bir arkadaşınız size uğrayıp süpriz yapacaktır... Tüm bunlar birer ihtimal ve aslında tercihlerimiz doğrultusunda binlerce ihtimalden sadece bir tanesini seçerek yaşıyoruz. Şunu yapmasaydım dediğiniz anda bir tek etkenin o olmaıdğını ve aslında bulunduğunuz ortamda belki hiç bulunamayacağınızı düşünmüyorsunuz bile... Bir dizide dejavu yu bu ihtimaller dahilinde yaşanan başka bir evrene anlık bağlantı olarak tanımlıyorlardı, belkide öyledir birileri bizim gibi yaşıyordur farklı tercihlerle farklı yerlerde ve bazı zamanlarda kesişiyoruzdur...
Neyse dönelim kişilerin hikayelerine hiç tanımadığınız insanlara hikayeler yazmak yolda sizi oyalayabilecek güzel bir şey ama ruh haliniz pek mutlu değilse insanlara üzüntülü hikayeler yazıyorsunuz hep, Mutluysanız herkesi mutlu  yapıyorsunuz... İşte insanlar sizin içinde bulunduğunuz duruma göre şekil alıyor karşınızda ve size kendilerini nasıl göstermek istiyorlarsa öyle, tanıamdığınız yoldan geçen bir insan için bu çok önemli değil tabiki ama tanımaya çalıştığınız insanlar için önemli bir unsur. Ama bırakın insanlar nasıl görünmek istiyorlarsa sizin tarafınızdan öyle olmaya çabalasınlar. İnsanlar değişebilirler ve sizin için değişmek istiyorlarsa buna mani olmayın...

facebook yenileniyor

google+ çıktıktan sonra daha seri yenilenmeler geliyor artık facebooktan... Yayınlandığı ilk günden beri kişilerin hesap ayarlarını yapıp başka birisinden girip kontrol etmeye mecbur bırakan sistem profil sayfasında "View as" butonu ile çözüm bulmuş. Ancak bu butonun tam anlamıyla çalışmadığını söylemekte fayda var. Karşılaştırma yaptığımızda bir arkadaşımla uygulama üzerine onda gözüken beğen tuşu gibi bölümlerin bende gözükmediğini farkettik.

Paylaşımlarınızı ise artık sadece paylaşırken kimin göreceğine karar vermek zorunda değilsiniz sonradan da güncelleme yapabiliyorsunuz.

Buradan da oluşturduğunuz fan sayfalaırnın ya da kendi hesabınızın link olarak nasıl görüneceğini ayarlayabiliyorzunuz. Tabiki istediğiniz uzantının kullanılıyor olmaması şartıyla...

Güzel bir şey mi emin değilim ve gün konusunda hala 1-2 gün oynadığını düşünüyorum ki -tarih yerine gün sayısı üzerinden bir döngü yapılıyorsa bu sorun yaşanabilir belki- bir de geçen sene bugün girmiş olduğunuz iletinizi paylaşıyor face sizinle... sonra birisine laf sokmak amaçlı yazılan yazının kime itafen olduğunu ara ki bulasın :) ya da aynı sözü yeniden beğenmek ve paylaşmak mı amaç derseniz bırakın bir adım ileriye gidin derim... Bir amaca hizmet etmiyor ama bilgileriniz hala saklı gibi bir izlenim yaratmak amaçlı geldi bana...

Bunlar dışında güvenlik ayarlarım sürekli değişir halde paylaşımlarımın bir bölümü yoruma kapalı bir bölümü açık... bir bölümüne etiketli olan kişide arkadaşı olanlar yorum yazabiliyor gibi karışık gizlilik ayarları var. Düzene girmesi zaman alacak sanırım...

Kadına Şiddet Uygulayan Erkek Değildir..

Kadına karşı uygulanan şiddete dikkat çekmek adına çok sayıda videolar yayınlanıyor.  Son günlerde televizyonlarda gösterilenlerden bir tanesi ise aşağıdaki video. "KADINA ŞİDDET UYGULAYAN ERKEK DEĞİLDİR"

canını en çok acıtan...

Evet canını en çok yakınındakiler acıtabiliyor... Senin hakkında çok fazla şey biliyorlar ve hassas olduğun konuları sana yakın oldukları için vakti zamanında onlara açmaktan hiç korkmadın. Ama insan öyle bir varlık ki her kim olursa olsun canını acıtmak için seni saatlerce ağlatacak kelimeleri bir dakika bile düşünmeden söyleyebilir bu en yakın arkadaşın olabilir sevgilin olabilir hatta annen baban bile olabilir. sonra her şeyin geçtiğini düşünenler vardır bir de ellerindeki tüm kozları sana karşı kullanmış seni bitap bir şekilde ortalarda bırakmış ve kendi siniri geçince sanki zaman geriye alınmış gibi yüzsüz davranan insanlar! Tam da burada unuttukları bir şey var insanların kin duyguları... Dadada dam!!! Evet ortalarda çok dolaşmış bir söz vardır ya hani insanlar onlara ne söylediğinizi değil ama ne hissettirdiğinizi asla unutmaz diye, evet unutmazlar, onlar için ne ifade ederseniz edin sizi olan sevgileri azalacaktır. Ve o an imkanları yoksa bile ellerine geçen ilk fırsatta terk ettikleri siz olacaksınız...

neler söylerdik...

Söyleyeceğim çok şey var aslında herkese ama nereden başlasam bilemiyorum. hangisi daha önemli?
Anlatmaya başlasam herşeyi dinler misin sabırla bilemiyorum... Herkes tanısın istiyorum beni. Olduğum gibi, sorgulamadan, yargılamadan kabullensin, zira kötü birşey düşünmüyorum kimse hakkında. Tamam deli doluyum biraz, biraz da geveze hadi o biraz olmasın daha fazla olsun:) Ama sadece kendimi doğru anlatamadığımı düşündüğümden fazla konuşuyorum. İnansam ki karşımdaki tek kelimeyle söylemek istediklerimi anlayacak pek çokta konuşmam hani, bilsem ki söylediğim sözlerden alınmayacak, içlerinden iyi olanları ayıracak diğerlerini uçsun gitsin diye rüzgara bırakacak, dilediğimce konuşurdum düşünmeden... O ne söyler bu ne söyler diye oluşan zincirlerimizi kırsak bide neler söylerdik acaba birbirimize...

sessiz olmak

Şimdi on ikiye kadar sayacak
ve hep birlikte susacağız.

Bir an olsun toprağın yüzünde
konuşmayalım hiçbir dilde,
bir saniye duralım,
sallamayalım kollarımızı bu kadar.

Acelesiz, motorlarsız
ne mis kokan bir an olurdu,
birlikte hepimiz
apansız bir gariplikte.

İncitmezdi balinayı
balıkçılar soğuk denizde
tuz toplayan adam
bakardı yaralı ellerine

Yeşil savaşlar hazırlayanlar,
gazlı savaşlar, ateşli savaşlar,
yaşayanı kalmayan zaferler,
temiz giysiler giyerlerdi
yürüyüp kardeşleriyle
gölgede, bir şey yapmadan.

İstediğim karıştırılmasın
kesin eylemsizlikle:
ne yaparsa odur yaşam
bir işim yok benim ölümle.

Götürebilmek uğruna hayatımızı
bu kadar sıradan olmasaydık,
ve bir an, hiçbir şey yapmasaydık,
belki dev bir sessizlik
yarıda kesebilirdi kederini
kendimizi hiç anlamayışımızın,
kendimizi ölümle korkutmanın,
belki de toprak öğretecek bize
ölü görünen her şeyin
aslında canlı olduğunu.

Şimdi on ikiye kadar sayacağım
sessiz olun, ben gideceğim.

(Türkçesi: Erdal Alova)

Pablo Neruda

şişşt haklarını bilme yavrum en güzeli bu!

Sosyal paylaşım sitelerinin birinde gezinirken arkadaşlarlar çeşitli olaylar üzerindne haberleştiğimiz bir grupta  dehşete düştüğüm bir haberi gördüm.
Haklarını bilen insanların olması devlet için her zaman engel teşkil ettiğini zaten biliyorum. Hem beklentiyi yükseltir hem de yapılması gerekenler konusunda sürekli eleştiriye maruz kalır devlet. Ama tüm bunların olması gereklidir. Oturmuş düşünmüş bizimkiler nasıl kurtuluruz bu durumdan diye ilk nereden duyuyorlar yoksa duymayanlarada biz mi duyuruyoruz diye olacak ki eğitim müfredatında düzenlemeye gitmişler.
Yeni düzenlenen eğitim müfredatında vatandaşlık dersinde artık örgütlenme hakkından, dilekçe yazımlarından, insan hakları bildirgesinden bahsedilmeyecek... Cinsiyete dayalı ayrımda öyle azaldı ki! bunun için çaba gösterilmeseinin temelleri hazırlanan bölümler bile kaldırıldı...
Evet herşey çok süper diyoruz gözlerimizi kapıyoruz sabah güzel bir güne uyanıyoruz koyun gibi güdülüyoruz...

seyyah

Ve huzur içinde, hiç bir yeri hiç bir kimseyi özlemeden, günlerce durabileceğin bir yerin yoksa sen artık bir seyyah olmuşsundur...

Seyyah oldukça dostlardan uzaklaşmışsındır... Yollar, mesafeler sınırlar koymuştur arana yavaş yavaş...

Hep bir yanın yarım kalmıştır. Bir parçan arkanda kalmıştır ne kadar eşya ile yola çıkarsan çık... Bazen her şey yanındaymış gibi olsun diye valizler dolusu eşya ile çıkmışsındır yola, bazen hissedip yalnızlığını küçük bir kol çantasıyla çıkmışsındır ruhunun yalnızlığı yansımıştır eşyalarına.

Ve her yola koyulduğunda bir aitlik aramışsındır, hiç ait olamayacağını bilemeden...

aşk

aşkı bazen kendimizi unutturduğu için haddinden fazla isteriz...kendimizden sıkılmışızdır kaçacak hiç bir köşe yokyur. bize bizi unutturacak tek şeydir... sonra bir bakmışsınız kendinizi özlemişsiniz ve aşk bitmiş...