MESELA diyorum;

Bıraksam MUTFAKTA biriken bulaşıkları,
Çeksem arkamdan kapıyı,
KADIN başıma gitsem bir meyhaneyi dağıtsam..!
FONDA Sezen'in şarkıları çalsa; Ben AĞLASAM...
Şişenin dibine dibine vursam..!

MESELA diyorum;
Sokaklardan bütün ERKEKLERİ kovsam,
Bu gecelik evlerinde otursalar..
Korkmadan dolaşsam bütün şehri,
Kimse DOKUNMASA bana,
Bir sandalda sabahlasam...!


Alabildiğince KADIN,
Alabildiğince ÖZGÜR olsam.
Küfür etsem ağız dolusu, utanmasam;
Şehre isyanımı haykırsam.
Kim bilir kaç kere satılmıştır,
bu dünyanın ANASI...!

MESELA diyorum;
Bu gecede ben BABASINI satsam.

 -alıntıdır-

Erguvan zamanı

Uzuun bir yolculuğa çıktım gördüğüm bir fotoğrafla... Bir kaç şehir geçtim ve bir kaç yıl geriye döndüm -aslında baya bir yılda neyse yaşım ortaya çıkmasın :P- Aynı mevsimdeyim ve bir camın arkasından küçük bir bahçeye bakıyorum. Şehrin merkezinde bir evin sahip olabileceği büyük bir bahçe bile sayılabilir aslında. Camdan görünen küçük mor noktalar var bir ağacın dalları arasında. Ertesi gün biraz daha büyük noktalar, ve bir kaç gün içinde bir çiçek yığını.

Baharın gelişiyle o gri duvarlar can bulurdu, kasvetini alırdı bu küçük ağaç. Belki sokakta oyun oynama izinlerinin alınabileceğini çağrıştırdığı için belki camdan baktığımda günaydın dediği için belki de mor olduğu için çok severdim bu manzarayı. Bir kaç dal kesilip evi de süslerdi, güzel kokular sarardı etrafı... Tane tane dökülürdü çiçek yaprakları masaya ve masada renklenirdi... Ve sessizce uzaklaşıverirdi, yapraklar yerini güneşe bırakırdı baharı geride bırakıp. O eve veda edişler gibi, çocukluğa hoşçakal demeden büyüyü vermek gibi,  hoşçakal der misin diye sorulmadan sessizce giderdi. Varlığı mutluluk katarken yokluğunu hep sorguladığın hale gelirdi...

Ve Fotoğraftan uzanan yollardan geri dönmek; bir anda yola çıkıp merhaba demek hoşçakal demeden geri dönmek...

omuzlar ve ayaklar

hep birbirimizin omzunda yük olduk, ayaklarımızı yerden kesmemize engel olan...

lanetli pazar

bugünü lanetli pazar ilan ediyorum... Sabah üds sınavı için erken uyanmak zorunda kaldım. Saati kurduğum zamandan bir 15 dakika önce uyanınca nasılsa alarm çalacak deyip uyudum yeniden ama duymadım tabiki alarmı :) neyse koşturuyorum bu arada evde tam çıkıyorum derken apartmandan çıkamaıyorum otomata basıyorum yok kapıyı elle açıyorum yok meğer anahtarla kitliyorlarmış içeriden... Ee sınav sistemi malum bende girişte kavga etmeyeyim diye yanıma anahtar almadım neyse giriş katında oturan bir komşum imdadıma yetişti de tekrar eve çıkmak zorunda kalmadım. Sonra koştur koştur sınav salonuna tam girdim ki yerime oturduğum an sınava başlayabilirsiniz sesini duydum tabi hemen başlayamadım...
Derken sınav bitti, zaten sınavda çok uykum geldi 'ben paragraf sorularını anlamam şimdi' deyip onları sallayıp erken çıktım :D Eve döndüm derken sokakta elektirk hatlarında bir sorun çıktığı için elektirikler kesik ve haliyle zile basıp evime giremiyorum, anahtar nerede;sınav sitemi! telefonla evi ara; sınav sistemi! telefon etmek içinde yokuş yukarı çıkmak gözümde büyüdü ve apartman önünde beklemeye başaldım neyse yine bir komşum imdadıma yetişti ve eve telefon ettim de girdim :)
Bedaş'ı aradık bir kaç saat elektrik gelmeyince o saatte dedi gelmedi bu saatte dedi gelmedi en son aradığımda 10.30 du ve 11de geleceğini iddia ettiler. Derken sokakta bir bağrışma duydum cama çıktım ve ne duyayım. Tamirat işini yapanlar gidiyor ve üst kat komşum durumu soruyor... Adama 11'e kadar tamir edileceği söylendi diyorum o ne bilecek ben çalışıyorum bana sorsanıza diyor. Ee elektrikler ne olacak dedi bu sefer üst kat komşum, elektirikçi de sabahtan beri söylesenize size elektrik bağlayalım diyor. İlk defa böyle bir şeyle karşılaştım. Faz tamiri yapılırken görevlilerden rica edersek faz değiştirip elektrik bağlayabiliyorlarmış. Bilmediğimiz yetmezmiş gibi 12 saattir elektiriksiz yaşamamızda cabası bir de adamdan azar işittik 'binaları dolaştım ben neden istemediniz!!', komşum hemen olaya el koydu; "pankart mı açalım, insanlar neden elektrik istemesin bağlayın tabi"... bir sürü şey işte tüm bunlardan dolayı lanetli pazar bugün!

nerede kıymetliyiz?

Bir insan ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir!
Ne kadar doğru bir söz yanınızda sizi seven birisi yoksa kıymetli değilsinizdir orada. sonbahardaki uçan bir yapraksınız belki de... Bir ağaçtan kopmuş ve mutlaka bir yere konacak ama anını bile bilmezce savrulan...

Bu aralar biraz yoruldum, Beni bilmeyen insanların olduğu ortamlarda olmaktan. Her girdiğim ortam biraz daha samimiyette az mı, yoksa her girdiğim ortamdan çok mu samimi ayrılıyorum da karşılaştırınca böyle görünüyor bilmem. Bir ortamda içinizden geldiği gibi konuşuyorsunuz yanlış anlaşılmayacağınızı biliyorsunuz. Yardım teklif etmek gelmiyor aklınıza, karşınızdakinin içtenlikle yardım isteyebileceğini bildiğinizden ama düşüncesiz oluyorsunuz hiç beklemediğiniz bir anda.
Ve tanındığınız insanlar arasında olmanın iç huzuru, söylediklerinizi tartmamanın, yanlış anlaşılmayacağını bilmenin iç huzuru, mutluluğu ne güzel şeydir aslında...